17 Temmuz 2014 Perşembe

Gençlik Otobüsü - Vınlatmaya Az Kaldı


 Gençlik Otobüsü Projesi benim hayatımda kader mi yoksa tesadüf mü diye arada kalmamdır. En iyisi size yolculuğumu anlatayım ve kararını sizler verin.

Yağmurlu bir gündü (klişe bir başlangıç yapayım demedim ama vallahi yağmurluydu :D), lisans son sınıfın ilk vize zamanları, tüm gece oturup sınava çalışmışım, gözlerimden uyku akıyor ve hala yolda ders notlarımı okuyorum, kafamı kaldırıp etrafı bile görmüyordum. Kadıköy-Kartal metrosuna bindim, son durağa gelince inmek için kalktım ve afiş kısmında 15 ülkeyi gezmemizi sağlayan bir projeden bahsediyor, tam herkes hurraa inme vaziyetindeyken gittim fotoğrafını çektim sonra ayrıntılı inceleyeyim diye. (Şekil 1.A aşağıda mevcuttur :D)

Gençlik Otobüsü





Sınava girdim çıktım, ki ben balık hafızalıyımdır ama bir şey dürttü ve çektiğim fotoğraf aklıma düştü. Sonra üşenmedim açtım sitesini inceledim, ayrıntılı açıklamayı okudum ve akşam eve gidince de online başvuru formunu doldurdum.

Twitter ve facebooktan sürekli takibine başladım sayfalarının, gruplarının ve heyecanla ilk büyük toplantıya davet edilen isimlerin listesini bekliyordum. Açıklanacağı tarih geldi ve toplantıya bekleniyorsunuz, ilk aşamayı geçtiniz yazısını okuduğumda insanların aşık olduğunda karnımda kelebekler uçuşuyor tabirini bende mevcuttu ve heyecandan o kelebekler kaçınılmazdı :D

En renklisinden giriş kartı çıktımı aldım ve doğum günümden bir gün sonra olan toplantı için sıraya geçtim. Bu bana bir mesaj diye psişik düşüncelere kapılmaya başlıyordum, çünkü o afişi görmem bir tesadüf eseriydi, üşenmeyip başvurmam, takip etmem ve büyük toplantının resmen bana doğum günü hediyesi gibi bir ertesi güne koyulması... Neyse :D Sıraya geçtim, yanıma kitap aldığıma şükrettim çünkü kitabı yarıladım, sıra da sıraydı yani :). Çok yoğun programlı ve verimli bir toplantıydı, hatta o esnada Ali Rıza Koç'a kitabı için mail attım ve bana hemen gönderdi, bu blog yazımda kendisine çok teşekkür ederim. Kesinlikle herkesin okuması gerektiğini düşündüğüm bir kitap.

Sonrasında 2 dakikalık projeye ne katabileceğimize dair ve kendimizi anlatmamızı istedikleri bir video çekecektik. Belli başlıklarla proje birimleri oluşturulmuştu.

Yaşamım boyunca ve hala da öyle birçok şeye merak salan bir yapım olmuştur ve fazla girişimciyimdir, bu nedendendir ki birçok birimde çalışabileceğime inanarak videomu çektim. Ama sonrasında farkettim ki beni tanımayan birisi ne sallıyor bu kız diyebilir diye düşündüm, çünkü videoyu sonrasında izlediğimde 'ne iş olsa yaparım abi!' modeline döndüğümü farkettim. Ancak videoyu tekrar törpülemek gibi bir niyetim yoktu, zaten çekimim bile iphone ön kamerasıyla odamda yatak üzerinde çekilmiş amatör bir kayıttı ama neysem oyum diye bir güvenle gönderiverdim.

Videoda nelerden mi bahsettim :D !
*İngilizcem var yabancı diller koordinatörlüğünde görev alabilirim
*Yan flüt çalıyorum hobi olarak müzik birimine destek verebilirim
*Hayatımı çok gezelim görelim programı düzeyinde yaşayan bir tipim ve gideceğim yerler hakkında önceden ayrıntılı bilgi sahibi olarak hem sağlam gezerim hem de gezdirir ve iyi anlatırım gidilen yerleri, bu nedenle rehberlik birimine destek verebilirim
*Halk oyunları ve latin dansı yapıyorum. Mesela gittiğim her yerdeki insanlara horon öğretebilirim. Yaratıcı fikirlerim var diye konsept sorumlusu olabilirim
*17. Ulusal Psikoloji Öğrencileri Kongresi düzenleme kurulundaydım. Bir organizasyon nasıl yapılır tüm ayrıntıları ve süreçlerine hakimim. Liderlik vasfım vardır vs diye, organizasyon biriminde olabilirim
*Profesyonel makinam var ve fotoğraf çekmeyi çok seviyorum, fotoğraf biriminde yer alabilirim
*Video kameram var, değişik konsprtli videolar çekebiliriz, video biriminde görev alabilirim
*Aynı zamanda psikoloğum insan ilişkileri konusunda gözlem yapmak istiyorum ve bu yetim sayesinde de otobüs içi ilişkileri de dengeleyebileceğime inanıyorum diye ek bilgi :)

Veeee hatırlamadığım ama o 2 dk içerisindeki saniyelere sığdırabildiğim zilyontane yeti :D

İzledikten sonraysa hissettiğim ya Maksut Hoca projeyi tek benimle yapacak ya da hiç bu kız neler sallamış böyle ya diyip almayacaktı :D.

Sonuçlar açıklanacak, geçenler Ankara'daki toplantıya katılabilecekler ve bu sayede son aşamaya geçebileceklerdi. Tabii ben bu süreçte sürekli en kötüsünü düşünüp kendimi teselli etmeye çalışıyordum; yaklaşım 43.000 kişinin arasından 6.000'e girmekte süper olursa olur olmazsa hiç senin olmamıştır :D Ve sonuçların açıklacağı zaman geldi sürekli sayfa yeniliyorum, daha açıklanmamış, artık belli olsun heyecanı ve TC'mi girdikten sonra tebrikler! Yazısını görünce her yanımı kelebeklerin sarması, bunlar harika şeyler, belki buradaki kelimelerin yetmediği ya da yetemeyeceği ölçüde dolu hisler.

O zaman hop Ankara'ya gidiyordum!!!

Facebook'taki gruplar arası iletişimler başladı, sabah orada olacaktım ve zamanımız olacaktı Anıtkabir gezisine kadar, neden erken gelecek Gençlik Otobüsü şanslılarıyla bir ön tanışma yapmayalım ki dedim, sonra kahvaltı organize etmeye karar verdim. Facebook'taki gruba yazdım ve baya geri dönüş aldım. Ankara'yı çok bilmeme rağmen 'Google Dayı' sağolsun Leman Kültür'ü buldum ve Anıtkabir'e yakın olduğunu keşfettim ve İstanbul'dan arayıp 30 kişilik rezervasyon yaptırdım, yaklaşık 50 kişiyi bulduğumuzu söylememe gerek yok herhalde :D Çünkü otogarda indik ve 'Siz de mi Gençlik Otobüsü, ben de kahvaltıya gidelim hadi!' diye yoldan toplaya toplaya kahvaltı edeceğimiz yere vardık.

Projenin verdiği dinamik çok bambaşka gerçekten, herkes güzel bir beklentiyle geliyor. Evet bir organizasyon yapılıyor, ancak bu proje ortaya koyulurken çok da eğlenilip güzel dostluklar kurulabiliniyor.

Kahvaltımızı ettik, Anıtkabir'e geçtik, Maksut Hoca'yla selfielerimizi çektik, Atamıza saygı duruşunda bulunduk ve toplantıya geçtik. Toplantıda videoda verilen vaatleri yerine getirmemizi ve bunun da son aşama olduğunu anladım. Çok zamanım yoktu, zilyon tane vaatim vardı ve bir yandan lisans hayatım devam ediyordu, aynı zamanda işe başlamıştım, yani özetle yoğundum ama yapacaktım ;)

İstanbul'a döndükten sonra Gençlik Otobüsü sayesinde tanıdığım arkadaşlarla dostluklarımız devam etti, mangal partisi yaptık ayıptır söylemesi :) deli eğlendik.

Sıra geldi verilen vaatleri gerçekleştirmeye!
*Proje için güzel anları yakaladığım fotoğraflar çektim
*Latin dansları ve halk oyunları videolarımı ve fotoğraflarımı gönderdim konsept için vaat ettiğimi gerçekleştirebilir demek adına
*Bir yandan Türkiye'yi gezmeye devam ediyordum ve gezdiğim yerlerle ilgili paylaşımlar yaptım rehberlik konsepti adına
*Tüm her şey bir yana sonrasında bu kadar görev arasında son olarak evet organizasyon birimine yöneleceğim dedim! Benden beklenen 250 kişilik bir gruba Gençlik Otobüsü Projesini ve Genç Kart'ı tanıtmaktı. Ben de Okan Üniversitesi'nin en büyük salonu olan Mevlana Konferans salonunu ayarladım, öncesinde grafik tasarım bölümündeki arkadaşlardan bana afiş tasarlamalarını istedim, okulun her yerine, tüm fakültelere astım, bölüm başkanlarına ve sınıf temsilcilerine duuyurular yaptırdım.

Gençlik Otobüsü



Sunum için konferansa gittiğim gün salon 500 kişiliktir ve ayakta olup yer bulamayanlar vardı yani 500 kişiyi aşkın bir gruba sunumumu yaptım. Bir yandan videolarım ve fotoğraflarım çekildi.(Şekil 2.A.'da görebilirsiniz :D

Gençlik Otobüsü




Sunum sonrasında birçok soru aldım ve seneye başvurmayı düşünen birçok öğrenciyle oradan ayrıldım. Çok verimli geçmişti ve mutluydum.

Tüm bunları tabiiki Maksut Hoca'ya mail atarak, kendilerinin kafasını sürekli şişirdiğim bir süreçti :D

Veee yine büyük an geldi, sonuçlar açıklanacak, her gün kontrol ediyordum siteyi, twitterı, facebooku. En sonunda liste açıklandı ve ismimi aramaya başladım, bir baktım ki yedeklerdeyim!
Şimdi ne demekti bu benim için? Hayır asillerin böyle bir projeyi asla kaçırmayacaklarından emindim ama tamam olmadı, kaybettim demek de değildi. Arada kalmıştım, zaten yaşamımda genelde arada kalarak ilerleyen bir süreç olmuştur bu da öyleydi :).

Tabiiki en iyi yapılacak şey Maksut Hoca'ya danışmaktı. Müzik birimiyle bir gün Sabırtaşı Restoran baskını yapmaya, hep birlikte hem tanışmak olsun hem de yemek yeriz diye anlaştık ve Maksut Hoca da oradaydı. Kendisine danıştığımda zaten yedeklerde olduğumdan 3000 TL'lik sponsor bulmam halinde katılım sağlayabileceğimi söyledi. Yeni bir ampul yanmıştı benim için ve tam gaz arayışa başladım. Sponsorluk dosyam elimde kapı kapı gezdim. Bildiğiniz bizim ve yakın mahallede sormadığım kurum kalmamıştı ve tüm akrabaları da tüketmiştim ama yoktu, kimse destek vermiyordu. Sonra CİTEB'in başkanı olan Gökhan Göksu ile konuştum ve kendisi çok ileri görüşlü bir insan olduğu için bu projede yer almaya karar verdi, buradan da kendisine bana inandığı için ve böyle bir projeye adım attığı için çok teşekkür ediyorum.

Havalara uçuyordum hatta hala uçuyorum, süreç olarak bakıldığında çok bambaşka bir büyüsü var gibi geliyor bana. Belki ben deneyimlediğim için belki de öyle, kader mi tesadüf mü siz karar verin.
O zaman HAYDİ OTOBÜSÜ VINLATMAYA!...

                                                                                                                                   Fundem'ce



Dikkat: İlk blog yazımdır, etkilerinden ve tepkilerinden kesinlikle sorumluluk alınmamaktadır :P

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder