28 Nisan 2014 Pazartesi

Gençlik Otobüsü - Ailesi

Gençlik Otobüsü

Biz Büyük Bir Aileyiz

Ankara buluşmasının nihai amacı Maksut hocanın da dediği gibi proje içerisinde yer alan biz gençlerin tanışıp kaynaşması içindi. Buluşma amacının gerçekleştiğini düşünecek olursak gerçekten de o gün orada olan herkes çok şanslıydı. Salonu dolduran yüzlerce gencin yaydığı o müthiş enerji herkesin yüzüne yansımıştı. Bütün gözlerden yayılan ışık, gençliğin o anlatılamaz enerjisi muhteşem bir atmosfer oluşturdu.

Bulunduğumuz ortam alışık olmadığımız cinsten bir ortamdı zira herkes bir "mülakat" bekliyordu. Daha küçük bir çocukken girdiğimiz liselere giriş sınavından tut üniversite sınavına kadar hemen hemen her yerde bir sınavla karşılaşan bizler, yetiştiğimiz bu rekabetçi ortamda, her daim sonuçlarımıza bakıldığı hayatımızda ilk başta Maksut hocanın dediklerini duyunca biraz anlamakta zorlandık; çünkü refleks olarak alışık olmadığımız türden büyük bir olaydı..

Konfüçyus'un "Bir kişiye iyilik yapmak istiyorsan ona balık verme, balık tutmayı öğret!" dediği gibi Maksut hoca bizlere balık tutmayı öğretiyordu aslında. Bunu da hiçbir şekilde alışık olmadığımız türden yapıyordu. Evet biz hep "hatice"ye değil "netice"ye bakılan bir sistemde yetişmiştik. Lisede Fizik sınavında hocamız sonuca bakarak puan vermişti misal, sonuç doğru mu tamam, değilse karala gitsin anlayışı...Sonuç yanlış olunca ne yaptığımıza ne ettiğimize süreç olarak hiç bakılmayan bir sistem... Evet, şimdiye kadar bizden yeteneklerimizi, potansiyellerimizi hep belirli bir zaman aralığına sıkıştırılmış bir şekilde sergilememiz istendi. Bu yüzden o gün duyduklarımız alışık olmadığımız türdendi.

Maksut hoca salt neticeye değil sürece de vurgu yapıyordu... Bu yüzden biraz şaşkındık. Bizi belki de ilk defa gerçekten değerlendirebilecek sistemle karşı karşıyaydık. Bizi 10 dakika gibi bir mülakatla gerçekten değerlendiremeyeceğinin farkında olan biri çıkmıştı ilk defa karşımıza...

Salt değerlendirme bağlamında değil; salondaki herkes için müthiş bir buluşmaydı. Belki birilerinin "rakip" diyebileceği gençler birbirlerine yardımcı oluyordu, konuştuğum 20 yaşlarında bir genç: "Bu yıl organizasyonda görev almak istediğim alanda benden çok daha iyi olan insanlar var, o insanlarla tanışmak müthiş bir olay, inşallah kendimi daha çok yetiştireceğim" diyordu. Yine bir genç: "Benim de kendi alanımda büyük projelerim var, o projelere nasıl başlayacağımı hiç bilmezdim, artık tanıştığım insanlar sayesinde biliyorum" diyordu misal.

Mamafih organizasyon sayesinde tanışan ve gündelik hayatta da görüşmeye devam edenler, 22 şubat toplantısından sonra hayatının tamamen değiştiğini söyleyenler, Gençlik Otobüsü buluşmalarında kendimi buluyorum, yeteneklerimi hayatta yapmak istediklerime odaklandığımı hissediyorum diyenler... Neresinden bakarsanız bakın ortada müthiş bir dayanışma, farklı bir ortam vardı.

Televizyon programlarında bile mütemadiyen vurgulanan "kazanmak için her yol mübahtır" anlayışının bittiğini Ankara toplantısında olan herkes anladı. Kazanmak için arkadaşının kuyusunu kazan karakterlerin, amiyane tabirle en yakınındaki insanların sırtından bıçaklayarak yarışma kazanan tiplerin sanki doğru olanı yapıyormuş gibi lanse edildiği günümüzde olanlar hiç de alışık olmadığımız cinsten bir dayanışma içerisinde gerçekleşti. Olumlu bir bağlılık duygusuyla dayanışma ruhu içerisinde orada olan herkes bunu gördü.

Yıllar sonra bakıldığında orada olan birçok genç arasından müzisyenler, yazarlar, sanatçılar, iş adamları, bilim adamları, organizatörler çıkacak. Hepsi geriye dönüp baktığında Maksut hocalarının kendilerine balık tutmayı öğrettiği o günü hatırlayacaktır. Güzel anılara sahip olduklarını göreceklerdir.

Zaten tüm olay kazanmak ya da kaybetmek değil; paylaşmak, anlatmak, birlik olmak...Geleceğe güzel anılar ve duygular bırakabilmek. O yüzden Ankara toplantısı amacına ulaşmıştır.

Velhasıl-ı kelam bu kadar güzel duyguları bir araya toplayan şey de tüm farklılıklarımıza rağmen birbirimize benziyor olmamız. Hayatı sadece kazanmak ya da kaybetmek ekseninde görmüyor olmamız. Her ne kadar farklı düşünsek bile aynı gemiye el sallıyor olmamız...

Bu yüzden hepimiz de aslında biraz İsmail abi tadında yaşıyoruz hayatı.

Çünkü biliyoruz ki bir gün o gemi mutlaka gelecek.

Bu yüzden her geçen gemiye el sallıyoruz umutla.

Ve bekleneni bu kadar güzel yapan şeyin bekleyenlerin güzelliğinden kaynaklandığını da biliyoruz.


Biz benziyoruz birbirimize... Gençlik Otobüsü projesinin bir aile ortamında olduğunu daha önce defalarca söyledik. Ne yalan söyleyeyim, daha önce bu durumu hiç bu kadar hissetmemiştim. Evet, tüm samimiyetimle söylüyorum biz bir aileyiz. Ancak birbirine bu kadar çok benzeyen insanlar ailede olur. Meselenin sadece gezmek olmadığını bilecek kadar, hiç tanımadığımız insanlara yardımcı olacak kadar, birlik olacak kadar, 637 kişi olup tek yürek olacak kadar büyük bir aileyiz..

Mert Arık