30 Haziran 2014 Pazartesi

Gençlik Otobüsü - Sponsorluk

Gençlik Otobüsü

Sponsorluk;


Birçok hayalin gerçeğe dönüşmesidir aslında sponsorluk, yolda yürürken reklam panolarına asılmış afişler görürüz ya da sosyal medyada paylaşılan proje tanıtımları… Her biri bir hayalin ürünüdür aslında, gerçekleşmeyi bekleyen binlerce hayal.

Sonra yürekli firmalar görürüz bu afişlerin altında, binlerce hayale ortak olan firmalar ve firmaların değerli yöneticileri. Birileri gelmiştir kapılarına anlatmışlardır hayallerini ve bu yürekli yöneticiler ikna etmişlerdir firma sahiplerini. Gerçeğe çevirmişleridir yüzlerce gencin hayallerini.

Çok değerlidir o firmalar çünkü bir çok firma reklam vermeyi tercih ederken o firmalar reklam yerine sosyal sorumluluk projelerine sponsor olmayı seçmişlerdir, önemsemişlerdir gelecek nesilleri, değer vermişlerdir gençlerin hayallerine.

Aslında perdenin birde diğer yüzü vardır. O sponsorluk çalışmasını yapan yüzlerce yürekli genç, hayalleri vardır gerçekleşmeyi bekleyen ve ortak ararlar o hayallerine. En zor şeydir sponsor aramak, en yakınınız anneniz babanızdan bile para isterken çekinirsiniz, oysa sponsorlukta hiç tanımadığınız birisini ikna etmeye çalışırsınız hayallerinize.

Birileri ortak olurken hayallerinize birileri de dilenci muamelesi yapar size, bazen yüzünüze bile bakmazlar anlatırken hayallerinizi, oysa bir çok umutla gitmişsinizdir firmaya defalarca aramışsınızdır randevu almak için. Görüşme bitip eliniz boş çıktığınızda firmadan belki yıkılmıştır bütün hayalleriniz, belki gözleriniz dolmuştur belki ağlamışsınızdır; ama unutmayın hiçbir zafere çiçekli yollardan gidilmez. Bu sizin hayalinizdir ve bu hayalinizi gerçekleştirecek, yürekli, size önem önem veren birileri mutlaka çıkacaktır karşınıza.

Bir hayaliniz varsa onu gerçeğe dönüştürecek birisi mutlaka vardır, yeter ki hayallerinizin peşinden gidecek cesaretiniz olsun. Yeter ki kurduğunuz hayallerinizin bedelini ödeyecek cesarete sahip olun. Önce kurduğunuz hayale kendiniz sahip çıkın. Sonrasında asla vazgeçmeyin hayalinizden.

Bir hayalin gerçeğe dönüşmesinin en büyük örneğidir "Gençlik Otobüsü" projesi, başlarda sadece bir tek hayaldir, sonrasında ise içinde gerçeğe dönüşen binlerce hayal vardır. Bir, iki, üç, dört derken şimdide beşinci kez gerçekleşecek olan dünyanın en büyük gençlik projesidir "Gençlik Otobüsü". Tamamen yürekli sponsorların desteğiyle gerçekleştirilmiştir binlerce hayale, binlerce gence dokunmuşlardır bu firmalar. Onlarca imkansızlığın başarıldığı, umutsuzluğun asla olmadığı bir projedir "Gençlik Otobüsü". Binlerce gence örnek olmuştur, binlerce gence peşinden gitmeyi öğretmiştir hayallerinin. Ve demiştir ki her hayal gerçek olur yeter ki peşinden gidecek cesaretin olsun.

Sonsuz teşekkürler tüm projelere sponsor olan firmalara, düşünüyorum da ne çok hayal yarım kalırdı onlar olmasaydı. İyi ki varsınız ve iyi ki ortak oluyorsunuz hayallerimize.


Maksut Coşkun Dokunulmaz  

19 Haziran 2014 Perşembe

Gençlik Otobüsü - Bir Hayalim Var

Gençlik Otobüsü

Merhaba.. Öncelikle hukuk fakültesinin malum sınavları ve milli takım seçmeleri hazırlıkları nedeniyle kafamın bir köşesinde daimi olarak yer edinmiş, aylardır her aklıma gelişinde beni heyecanla sabırsızlık arası bir duyguya sevk eden, son zamanlarda üyesi olmaktan en çok keyif aldığım proje olan “Gençlik Otobüsü” 


                  Ben bu işe başka bir yerden yaklaşmak istedim.  İstedim ki bu yazıda ne bu serüvene nasıl dahil olduğumu ne de “Gençlik Otobüsünün” her yazıda tekrar edilen hikayesini anlatmayım. Bu yazı okumayı bitiripte bir kenara bıraktığınızda içinizde bir şeylerin yerini değiştiren, bir kez okunmakla tükenmeyen bir yazı olsun. “Gençlik Otobüsünü” bir de benim gözümden görün.

                  Nedir peki “Gençlik Otobüsü” ? Nerede ne zaman ortaya çıktığının, kaç genci taşıdığının, kaç gün sürdüğünün ötesinde nedir “Gençlik Otobüsü”?

                  Martin Luther King Lincoln Anıtının önündeki o meşhur konuşmasına “Bir hayalim var” diye başlamıştı.  Hayalini tarif ederken taşımaktan gurur duyduğu siyah teni, bir anıt gibi dikiliyordu. Bir hayali vardı… Ve gerçekleştirmek için cesareti. Martin Luther, bundan fazlasına ihtiyacı olmadığını iyi biliyordu. 

                  Hiçbir şey kendi hayalinden önce var olamamıştır dünyada. Kimi çocukça, kimi imkansız gibi görünebilir elbette fakat insanlık tarihi dediğiniz bu koca hikaye,minicik insanların devasa hayallerinin tarihi değildir de nedir? Martin Luther hayali olan herkes gibi bunun farkındaydı.

                  “Yeterince uzanabilirsen her hayale dokunabilirsin” derdi babam eskiden. Kekeme olması Çiçero’yu hatip olmaktan, yürüme sorunu olması Ömer Besim Koşanay’ı (ki bu soyisim Atatürk tarafından Türkiye adına olimpiyatlarda yarıştıktan sonra verilir) koşucu olmaktan uzak tutamamıştı. Başarısızlıklar için çeşitli sebepler üretilebilinirse de hiçbir şey “hayallerini” kovalamamanın bahanesi olamazdı. İşte bu yazıyla otobüsün yolları da burada kesişiyor.

                  Gençlik Otobüsü “hayalleri”, herkesin “hayallerine” dokunabilmek olan bir adamın, basit ve tek bir “hayalinin” binlerce “hayalcik” parçasına bölünüşünden başka nedir ki? Nasıl ki en devasa şehirler, binlerce minik sokağın birbirleri ardına ve sıralı bir biçimde kuruluşundan öte değil ise, “Gençlik Otobüsü” de binlerce gencin minik hayallerinin uç uca eklenerek ortaya getirdiği dev bir hayal yumağıdır. Tek bir adamın tarihin orta yerine bir hediye gibi bıraktığı, her an büyüyen, kök salan, dev bir hediye.
                 
                  Şimdi benim de, o ünlü konuşmadan tam 51 sene sonra… Bir hayalim var… Ve gerçekleştirmek için cesaretim.
                  (Bunları yazabilme fırsatı verdiğiniz için teşekkür ederim, hoşçakalın )

                                                                                                             
Kazım Anıl Aygün, 2014, Bursa

17 Haziran 2014 Salı

Gençlik Otobüsü - Hayallerimize Adım Adım

Gençlik Otobüsü

Gençlik Otobüsü ile "HAYALLERİMİZE" Adım Adım...

    Gerçekleştirilmesi gereken bir çok düşünce, istek, hayaller vardır... Bir kumsala uzanmışsınız ve geleceğe yönelik hayaller kuruyorsunuz..Neydi en çok istediğiniz? Başarıyla beraber gelen kariyer mi? Nasıl başarıyı yakalayacaktınız? Hırs, azim, başarı ruhu, liderlik özelliği ve en önemlisi de istediğiniz şeyi gerçekten canı gönülden istemek. Jean Paul Sartre'ın dediği gibi:”İnsan sahip olduklarının toplamı değil, fakat henüz gerçekleştiremediklerinin toplamıdır. “


    Ya peki hayat bazen bize fırsatlar sunar mı? Önümüze muhteşem olanaklar çıkaracak bir ekip yada kişi var mı dır acaba ? Biri gelse seni  Bulgaristan, (Sofya) Romanya, (Bükreş) Macaristan, (Budapeşte) Avusturya, (Viyana) Almanya, (Füssen, Bremen, Berlin) Çek Cumhuriyeti, (Prag) Hollanda, (Amsterdam) Belçika, (Brugge, Brüksel) Fransa, (Paris, Cannes, Nice) Portekiz, (Lizbon) İspanya, ( Bilbao, Madrid, Barselona) Monaco, (Monte Carlo)  İtalya, (Venedik, Pisa, Floransa, Roma, Napoli, Pompei, Bari,) Vatikan, Yunanistan, (İgoumenitsa, Selanik) olmak üzere tam 15 ülke , 28 şehire götüreceğim derse ne deriz? Muhtemelen inanmayız hem de böyle bir şeyin ücretsiz olduğunu duyarsak.. Ama burda yanılacağız ki işte bize bu fırsatları sunan kişi vardır ve o da Maksut Coşkun Dokunulmaz'dır.

    Peki Maksut Coşkun Dokunulmaz kimdir? Biraz ona değinelim:8 Nisan 2005 yılında MCD Gençlik Kulubü'nü Ankara'da kurarak gençlere yönelik faaliyetlerde bulunmuş ve gençlerin geleceğinin şekillenmesi adına önemli adımlar atmış kişidir. Kulübü kurduktan sonra çok hızlı bir şekilde yükselerek faaliyetlerini arttırmış ve işte biz gençlere yönelik fırsatlarla dolu “Gençlik Otobüsü” projesini başlatmış.

     İlki 2010 Ağustos ayında 51 gencin katılımıyla Avrupa’nın 12 ülkesinde kültürel aktiviteler düzenlenerek gerçekleştirilmiştir. Daha sonra ise Gençlik Otobüsü 2, Gençlik Otobüsü 3, Gençlik Otobüsü 4 projesini gerçekleştirerek bir çok gencin hayalini gerçekleştirmiş.Bu yıl ise beşincisi düzenlenecek olan Gençlik Otobüsü birçok gencin hayali olmaya devam ediyor ve bu bazda çalışmalar yürütülüyor.

    Peki Maksut hocamız bizden neler bekliyor? Bence en önemlisi Gençlik Otobüsü'nü gerçekten çok istemek ve bu istekle orantılı olarak çalışmalar yapabilecek azimli ve güçlü gençler istiyor. Başarıyı isteyen, tek amacı gezmek olmayan, hem kendi kültürünü tanıtarak ülkesini daha iyi bir konuma getirebilecek hemde oradaki yerlerin kültürünü, mimarisini özelliklerini öğrenerek kendisini geliştirmesi bazında ülkesine yararlı bir birey olabilecek gençleri götürmek istediği kanaatindeyim. Her zaman söylediği bir şey vardır: “Çocuklar herkes gezebilir, kime söylesek koşarak gelir ama bizim amacımız sadece gezdirmek değil.”

    Paul Brunton'un: Çömez yakınıyormuş: "Bize öyküler anlatıyorsun ama anlamlarını açmıyorsun." Usta yanıt vermiş: "Biri sana meyveyi çiğneyerek ikram etse hoşuna gider miydi?" söylediği aslında tam da Maksut hocamızın yaptığı şey değil mi? Bizim önümüze fırsatlar sunuyor ama karşılığında geleceğe umutla bakan, dinç, atik, başarıyı isteyen, azimli gençler olmamızı istiyor.
    Biraz daha geniş bir perspektiften baktığımızda bu yapılan faaliyetler ülkemizin geleceği için çok büyük yatırım ve gelecek nesil için de önem arz etmektedir. Her zaman Maksut Coşkun DOKUNULMAZ gelmiyor dünyaya :)

     Altının çizilmesi gereken bir konu vardır ki o da Gençlik Otobüsü projesinin sadece götürdükleri 80 kişinin hayatına dokunmamasıdır. Elemeleri aşama halinde gerçekleştirilen bu proje gençlerin bu tarzdaki faaliyetlere daha ciddi bakmasını ve hayalleri için bir şeyler yapmaya çalışmasına olanak sağlıyor. En büyük kanıtı ise bu yıl 42 bin kişinin online olarak başvurduğu Gençlik Otobüsü 5 projesinde 6 bin kişi seçilerek o 6 bin kişinin çok büyük bir organizasyona dahil edilmesini sağlamış olmalarıdır. Ve 22 Şubat ta yapmış oldukları “Genç Liderler Buluşması” ile de bunu göstermişlerdir. O gün 6 bin genç iş adamlarının hayatlarını, deneyimlerini dinleme şansı elde etti. 

Yani Maksut Coşkun Dokunulmaz sadece götüreceği 80 kişiye değil birçok gencin hayatına dokunmak istiyor. Vıvıen Buchen'in:”Bir değişim, bize gelişme fırsatını sağlayacak olan bir sonraki değişime yol açar.” sözü anlatıyor  aslında tam da Maksut Coşkun Dokunulmaz'ın yapmak istediğini.


   Bizlerde  gideceğimiz yoldan eminsek eğer: Engeller ‘dinlenme noktamız’ olmaktan öteye gitmez umarım ...

  Sağlıcakla kalın :) 
Kübra Kayaokay

Gençlik Otobüsü - Haydi Çocuklar, Neden Olmasın


Gençlik Otobüsü

Sağlığı-sıhhati yerinde, refah seviyesi yüksek olmasa da mutlu-mesut hayatını idame ettiren Aydın ailesinin en küçük ferdiyim. Her ne kadar vizyon ve misyonum olsa da sosyal mecraya paçasını kaptıranlardan olmam hasebiyle, günlük olarak düzenli bir şekilde mutlaka uğrarım bu platforma. 


Buhranlı geçen bir günün ardından yine sörf yaparken bu yalancı maskelerini takmışlar memleketinde, like olmaktan doymuş ruhumu realiteye adapte etme vaktinin gelmiş olduğunu düşünmeye başladım birden. -Bu arada itirafediyorum.com'a döndü bir anda:)- Bir arayış içindeydim, mutlak surette düşüncelerimi fiiliyata geçirmeliydim ama nasıl.? Zihnimi kemiren bu düşünceler bir taraftan bozuk bir radyo gibi çalarken diğer taraftan fotoğraflarımın like edilmesi, takdir edilmek beni mesrûr ediyordu.

Arayış içinde olduğum bir gün, fazla sevmediğim lâkin ortak arkadaşlar sebebiyle facebook’umda ekli olan bir arkadaşın paylaşımı dikkatimi çekti. Gençlik otobüsüyle alakalı bu paylaşıma dikkat kesilmiştim. Fakat açık söylemek gerekirse ben de uyandırdı ilk intiba “ TEBRİKLER, SAMSUNG GALAXY S5 KAZANDINIZ veyahut GREEN KART KAZANDINIZ, TIKLAYIN” ‘dan öteye geçmiyordu.

Kapitalizmin kanlı tırnaklarını insanlık üzerinde gezdiren canavarların reklam tuzakları , artık tiksinti vermeye başladığı için her şeye şüpheyle yaklaşmamız mâkul görülmeliydi. Tatil ayağına 300 liraya 3 gece 4 gün Antalya’ya öğrenci taşıyan turizm şirketlerinin reklam afişleriyle dolu kantinde umursamaz tavırlarla çayını-kahvesini yudumlayıp sosyal medyada sörf yapan sünger beyinli olarak bunları kanıksamam gerekiyordu aslında ama arayış içinde olduğumu hatırlayıp titredim. Gençliğin başucu eseri olarak kullandığı ekşisözlük başta olmak üzere, form sayfalarında hızlı ama derin bir araştırma sonrası bu tatilin realitede var olduğuna ilk önce kendimi inandırmış oldum.

 İlk başta, Ekşisözlük’te, elenen yazarların vaveylasına kapılmadım desem yalan olur. Bunların safsata olduğunu da elemeleri geçtikten sonra anladım. Gençlik otobüsünde kimseyi tanımıyordum. Torpil söz konusu değildi, tamamen emeğimle bir yerlere gelmiştim.

İlk başvurumu yaptım, arenaya katıldım. Cv’sini doldurmak için sertifika toplayan gençlerin bir araya geldikleri bir organizasyondan farklı olduğunu düşünmüyordum ki bu düşüncem organizasyon başlayana kadar sürdürebildi beynimdeki hakimiyetini. Burada binlerce öğrenci vardı ve herkes otobüse girebilmek için uğraşıyordu. Bunu başarabilmenin insanda uyandırdığı hazzı düşünmeye başladım. Ben farklıydım ve başarabilirdim. Organizasyona katılan bu kadar alanında başarılı ve ünlü insanın basit bir olayda yer alamayacaklarını ve Maksut beyin hatrını kırmayıp bu değerli organizasyonda öğrencilerle bir arada olmasının olayın ciddiyeti açısından ne kadar önemli olduğunu düşünmeye başlayınca taşlar tamamen yerine oturdu. 

Ve bu yarışı kazanmaya azmettim. İlk önce video çekilecekti. Video’nun mahiyeti, içeriği, farklı olması konusunda neler yapılabilir diye düşünmeye başladım. Youtube’a girip esinlenmeyi düşündüm, yüzlerce video izledim ama bana uygun gelen bir videoya rastlamadım. Daha sonra tevafuktur ki Avrupa’da yayılmaya başlayan bir akım dikkatimi çekti. Less ise more yani az daha çoktur. Sadelik teması kafama yattı. Mütevazı evimizin bir köşesine geçip, aklının tamamını kullanamadığım akıllı telefonuma abime verdim. 

Formatımız şuydu, abim en sevdiği işi yani soru sormayı gerçekleştirecek ben de onun sorularını cevaplandıracaktım. Abime gençlik otobüsüyle ilgili bilgiler verdim ve soruları benim görmeyeceğim şekilde hazırlamasını istedim. Soruları hazırlamıştı, kamerayı açtık. Ben de ne soracak diye bekliyorum. Kendimi 6-0 yenilip basın açıklaması yapacak san marino teknik direktörü gibi hissetmeye başladım. Kasmıyordum fakat olacak mı olmayacak mı diye de düşünmeden edemiyordum. Velhasılı sorular gayet güzel hazırlanmıştı. Bende bu projeyle ilgili cevaplarımı samimi bir şekilde aktardım. İnternet olmadığı için evimizde telefonumdan paylaşımı açıp o şekilde laptoptan bağladım ki tam bir eziyet oldu. Video tam %90 olmuş, bağlantı kopuyor vesaire derken, videoyu yüklemeyi başardım. Sonra farkettim ki video ters yüklenmiş. J

Videoyu yükledik, beklemeye koyulduk. Sonuçlar açıklandı mı diye arada kontrol ediyorum. Bir gün bir açtım kazanmışım. Nabız sayılarımın arttığını hissettim. Tabi doğal olarak ilk abimi aradım. Ankara etabı için toplantı talebinde bulundum bizim biladere. Minik bir toplantı yaptık, kalktığımızda umutluyduk. Umutlu derken kupada Tokat sporun Galatasarayı yeneceğini umut etmesi kadar bir umuttu ama umut vardı. Düşündüğümüze göre Ankara’ya kazananların hepsi gelemeyecekti iş-güç-sınav-zor gelme. Bütün bahanelere haiz bir hayaldi tabi. 

Ankaraya geldik, beklediğimden de güzel geçti. Aman Allahım dedim, yoksa başaracak mıyım. Sosyal medyada tırtıl misali süründüğüm günlerin ruh halini en iyi şekilde anlatan Fuzuli Beyin “ Ne yanar kimse bana âteş-i dilden özge, Ne açar kapımı Bad-ı sabâdan gayrı” modundan çıkabilecek miyim.? Elemeleri geçip geldiğim noktaya bakınca taaccüple karışık bir sevinç nidası beliriyor içimde. 

Çünkü şuan elemeleri geçmiş, Şampiyonlar liginde yarı finale kalmış düşük bütçeli Anadolu kulübü gibiyim. Takım sevinçli fakat, devler ligi ölüm grubunda olduğum gerçeğini değiştirmiyor bu sevinç. Ama yılmamak gerek. Ünlü futbol düşünürü Ertem Şener’in bu konuyla alakalı çok güzel bir özdeyişi var. 

Onla nihayet vermek istiyorum yazıma: “HAYDİ ÇOCUKLAR, NEDEN OLMASIN” J

                                                                         Abdülhamit Aydın

15 Haziran 2014 Pazar

Gençlik Otobüsü - Hayallere Açılan Kapı

"Hayallere Açılan Kapı Gençlik Otobüsü" 

Hayallere açılan bi kapıydı ya da bir aralıktı çoğu genç için. İlk duyduğumda yok artık olmaz böyle bir şey heralde demiştim.15 ülke 28 tane şehir ha! Bi de hiç bir bedel ödemeden.
Gençlik Otobüsü

Günümüzdeki bedel anlayışı yalnızca para olduğu için böyle yazıyorum çünkü yapılan ve emek harcanan şeyler ne yazık ki para kadar manalı karşılanmıyordu ne yazık ki zaten mücadele etmekte asla bi bedel değildi kanımca ve mücadele etmek parayla anlamlandırılamayacak kadar değerli bir hedefti önümüze, set koyulan bi bedel değil! Çok mutlu olmuştum bir umut bir hayal olarak dokunmuştu kalbime yüreğime. Kendi emeklerimle azmimle kimseye muhtaç kalmadan hayallerimi gerçekleştirebilecegim bir fırsat doğmuştu benim için. 

İçiniz mutlu olunca sığamazsınız ya bi kalıba öyle olmuştum. Belli olmazdı ya belki kazanırdım kimbilir. Yapabilirdim. İnançlıydım. İlk başvuruyu yaptık ha Bismillah diye diye dualarla yolladık çıkmasaydı da çabalamaya devam edicektim ne kaybederdim ki kazanırdım hatta yeni bir inanç ve gayret oluştururdum kendimde. 

Annemle babama ilk söylediğim de kız çocuğu olmanın verdiği endişeyi de katarsak ! Babam biraz telaşa kapıldı. Kimmiş, neymiş, nasıl bir Programmış, güvenilir miymiş derken bir iki sözle ikna ettim şükürler olsun. İkna olmasının bir diğer sebebi de babamın içinden söyle düşünmesiydi:"Amaann 43 bin kişi içinden seçilmez zaten. "böyle dediğini tahmin ettiğim için içimden şöyle geçiriyordum bende:" Çok beklersin babaa inşallah seçilcem işte :)" Sonra sonuçların açıklanacağı gece kitlendi mi sayfa sabahlar nasıl oldu ben bilmem o gece.

Ertesi gün bütün gece uyuyamamışım tabi bi telaş bi telaş bende, okula gittik mecbur o mahmurlukla. Arkadaşım baktın mı diye sordu açıklanma saati gelmediği için bakmamıştım. "Aaa dur bi bakayım dedim belki açıklanmıştır." Baktım bi de ne göreyim: "Tebrikler...vb :)" ana seçildik ya nasıl mutlu oldum anlatamam ilk 6000'e girmişiz.

Ee bizimkilere söylemem mi hemen aradım tabi. Babamın tepkisi şöyle oldu: "Ulan şanslı köpek bak nasıl da seçilmiş :)" bunlar babamın sevgi sözcükleridir yanlış anlaşılmasın o da sevindi amaa aklında hala secilememe dair umutlar barındırmıyor da değil hani :) Arena mega'ya gideceğimiz yazıyordu süslendik püslendik sabahın bi vakti gece uyuyamadım tabi heyecandan geç kalırız telaşı da ayrı tabi içimden diyorum geç kalırız falan sonra kapıda derler bu da bir elemeydi ve elendiniz falan kalpten giderim dedim kızım kalk sen geç kalma neyse saatinde orda oldum ama içim hala pır pır tabi ya içeri almazlarsaaa! 

Şükür ki iceri girdim o uzuuuuuunn sırayı beklemek bile keyifliydi harbiden :) Harika bir program hazırlamışlardı. O günden sonra vi aydınlanma yaşadım bakış açıma yeni bir boyut eklendi adeta. Kendime daha güvenmem gerektiğiyle ilgili içimde bi cesaret oluştu hatta gelenler bilir gelenler bilir sizde öğrenin  toplum icinde utanmadan konuşabilmeyi basarmak için bazı şeyler anlatılmıştı toplantıdan çıktığımızda İsmail abi...(L&M) diye bağıran bağırana ben de yaptım tabii :) Sonra dediler mi bize iki dakikalık video cekiceksiniz diye ben olayın özetini anlamamışım o ara ne yapıyorsam söyledim de söyledim ilk başlarda olmadı yettiremedim iki dakikayı Kadıköy'de sahilde çektik bi de utanıyorum insanlar bakıyor bi çek olmadı iki çek olmadı kızardım ben utançtan sonundaa başardık tabi :) 

Sonuçların açıklanmısını beklemek en sancılı kısım ama en beğendiğim şeylerden biri proje sahibi Maksut Coşkun Dokunulmaz hocamızın tek tek izliyo oluşuydu. 

Sonra sonuçların açıklanacağını öğrendik interbetten bi baktım ki ne göreyim dua ede ede açtık sayfayı bu elemeyi de geçmişim. Arkadaşıma bir sarılmışım var ya o mutluluk her şeye bedel işte! Ankara'ya gidecekmişiz hazırlıktayım devamsızlık hakkı az başka şehirde olunca hafta sonu ama git gel karıştı tabi benim okul neyse :) Ankara'ya geldik bulduk yeri içerisi samimi bir ortam olmuş fakat ne yazık ki erken  çıkmak zorunda kaldımama Maksut hocayla birebir tanışmadan olur mu atlar mıyım o ayrıntıyı hiç çok kısa da olsa o anlık heyecandan ötürü  tanıştım.

Bunca heyecan, tecrübe, anı gidemesek bile güzel içinde yer almak bile hoş. Gidebilirsek dee tadından yenmez :) Neyi çok sevdim biliyor musunuz proje güzel çok güzel hatta ona diyecek laf yok da Maksut hoca Ankara'da şöyle demişti: "Beni kişinin dini, dili,ı rkı, açık mı kapalı mı olması ilgilendirmez, beni neler yapabileceği nasıl mücadele edeceği ilgilendirir." Böyle düşünen zihniyetlere o kadar ihtiyacımız var ki. Bırakın onca genci hayallerine kavuşturmayı böyle düşünen insanların var olduğunu görmek paha biçilemez işte. Teşekkür hocam en başta böyle düşündüğünüz için.


D. O