11 Temmuz 2014 Cuma

Gençlik Otobüsü - Şimdi Yola Çıkma Zamanı


Gençlik Otobüsü

   Hayat anlardan ibarettir; evet tam olarak bu sürecin başlangıcı bu sözü destekler nitelikte başladı benim Gençlik Otobüsü’ne varan maceramın.

   Hayatınızda bazı dönemler olur, kıskaca girmiş halde bir döngünün etrafında volta atarken bulursunuz kendizi. Eksik olan veya ters giden bir şeyler vardır hayatınızda ama ne olduğunu tanımlamakta zorlanırsınız. Kimbilir belki oturup saçma sapan bulduğunuz amerikan filmlerindeki gibi bir işaret beklerseniz bazen; her şeyi anlamlı kılacak bir işaret.

   Aslında tuhaf da değil bu durum, insan biraz da başına gelince idrak ediyor. Belki siz bu yazıyı okurken abartı bulacak ya da gerçeklerin bu kadar  romantik olamayacağını iddia edeceksiniz ama gerçekten “Gençlik Otobüsü”, “Avrupa Gezisi”, “Proje” sözcüklerinin birleşiminden oluşan bir algının zihnimde belirmesi ve beni başvuru formuna götürmesiye başladı her şey ve beklediğim işaretin de bu olduğuna inandım o andan itibaren.

   Gençlik Otobüsü 5, bir gençlik hareketi olarak ortaya çıkan, avrupada 15 ülke 28 şehri kapsayan bir geziyle türk kültürünü tanıtmaya, kültürel birleşimin sağlanmasına yönelik kolektif bir çalışma yapmayı öngören bir projenin beşincisiydi. Belki bir gün tüm dünyayı gezme şansı elde edebilirdiniz ancak bir proje kapsamında, kolektif bir çalışma yapabilmeniz ve onlarca yeni insan tanımanıza imkan verecek bir deneyim elde etmeniz çok ender karşınıza çıkabilecek bir şans olurdu. Beni bu projede en heyecanlandıran kısım da özellikle projenin bu vizyonu oldu. Şehir planlama eğitimim boyunca avrupanın tarihsel süreçlerini teorik olarak inceleyebilmiştim ancak bizzat o mekanda bulunarak, hissederek bu birikimi pekiştirme şansı da henüz elde edememiştim. Şimdi bu deneyimi elde etmenin tam zamanıydı. İlk başvuru formunu açıp, soruları okuduğumda anladım ilk bunu. Kısa ama anlamlı sorular vardı karşımda. Düşünün ki ilk adımınızı sadece sözcükler belirleyecekti ve dolayısıyla da sizin kendinizi bu sözcüklerle ne kadar iyi ifade edebildiğiniz. Bu sebepledir ki birkaç gün döndüm durdum soruların etrafında. Evet inancım ve isteğim zirvedeydi bu proje için ama hani insanı düşündüren o soru vardır yüklemi birden fazla olan “Ya”?. Elimden geldğince kendimi iyi ifade etmeye çalışıp, son hamleyi yaptım ve “ başvurunuz tamamlanmıştır” ile başlayan sancılı, heyeacanlı, daha başında oluşmaya başlayan hayallerinizle dolu bir süreç.

   Ve 2013 Aralık ayında yapılan başvuruların cevabı yeni bir yılda, 2014 senesi Şubat ayında açıklanarak, bu projeyi hayatıma yön vermek için bir işaret olarak algılamamın ne kadar doğru olduğunu, aldığım olumlu sonuçla anlamış oldum bir kez daha. İlk adımı geçmiş ve 43.000 küsur kişinin arasından 6000’e kalmıştım. Evet bakıldığında sayılar kulağa çok korkutucu geliyor ilkin ama o anda aldığınız olumlu sonuç ile o güne kadar yapmış olduğunuz uğraşıların ve birikimlerin ve en önemlisi isteğinizin meyvesini almanın ilk tatminini yaşamış oluyorsunuz ve bu nedenledir ki önünüzde 6000 kişinin olduğunu bilmek size hiç de yıldırıcı gelmiyor o noktadan sonra.
Şmdi sıra ArenaMega’da Genç Liderler Buluşması’na gitmekteydi. Bu büyük buluşmaın yeri biz plancıların İstanbul’un çeperleri şeklinde ifade ettiğimiz, buraya ulaşmak için bir İstanbul insanı olarak bile hayli zorlandığımız bir yerdeydi ancak Türkiye’nin birçok yerinden sadece bu toplantı için gelen yüzlerce kişi için hiç de zor değildi çünkü zaten birçoğu sadece bu toplantya katılabilmek için  günübirlik gelmeyi göze almıştı.

   Başvuruyu çok sevdiğim TRT Gençlik Korosu’ndan bir arkadaşımla yapmış ve beraber gtimiştik. Orda olmamız gereken saatin, sabahın 10.00 unda ve İstanbul’un merkezinden hayli uzak bir yerinde olduğunu da hesap edecek olursanız ve de biraz İstanbul’da zaman geçirmişliğiniz varsa, evden oldukça erken bir saatte çıkmamız gerektiğini de kolayca tahmin edebilirsiniz. Buaraya kadar ilginç bir durum yok aslında çünkü en ilginç sahnelerden biri, büyük buluşmanın gerçekleşeceği yere vardığımızda karşılaştığımız ucunu göremediğimiz kuyruk oldu. İnsan realitede 6000 sayısının ne ifade ettiğini bilse de asıl bu sayının anlamını  mekana girmek için o ucunu göremediği sıraya girince anlıyor ve “bu kadar insanın arasından ben mi yani” sorusu kabaca ifadeyle zırt diye karşınıza çıkıveriyor. Ama geride bıraktığınız 37.000den fazla insanı düşünüp azimle daha kahvaltı bile etmemiş halde ve soğukta o inançla bekliyorsunuz. Nitekim toplantı alanına girdiğinizde oldukça büyük bir kongre salonunu dolduran, aynı inançla gelmiş 6000 kişinin heyacanını ve güzel enerjisini nüfuz ettiğinizde karnınızda kanat çırpan kelebekleri çok güzel hissediyor ve yorgunluğunuzu, açlığınızı bir kenara bırakıveriyorsunuz.

Genç Liderler Buluşması,  iş dünyasının birçok önde gelen isminin söyleşilerinden oluşuyordu. Bu önemli isimler; kendi sektörlerindeki süreci ve başarılarının ardındaki tecrübelerini bu binlerce gençle paylaşarak aslında bu proje için en önemli adımlardan birini  atmış oluyorlardı. Yani genç liderler toplantısı bir çok yaştan, farklı kültürden, meslekten gencin kendi vizyonlarını oluşturmasında, oldukça önemli bir bir adım olmuştu ve aslında daha otobüs kalkmadan oradaki her bir genin  hayatına  ayrı ayrı  dokunabilmeyi de başarmıştı.

   Bu büyük toplantı sonunda bizden, önümüzdeki eleme için  neden ve hangi görevle  o projede yer almak istediğimzi anlatan 2 dklık bir video istendi. Görev tanımları yapılmış, bize ise kendimize uygun olan alanı seçip kamera karşısında geçerek bunu anlatmamız kalmıştı. İnsan kafasında bazı şeyleri netleştrise de kamera karşısında bunu düzgün bir şekilde dile getirmenin ne kadar zor olduğunu bu videoyu çekme sürecinde anlıyor aslında.

   Önce fotoğraf çekimiyle uzun zamandan beri ilgilenen bir arkadaşımı arayarak tripot  ve iyi çeken bir kamera arayışına  girdim. Sonrası biraz sancılı ama bir o kadar da eğlenceli kısmı oldu benim için çünkü çok fazla şeyi az ve öz olarak ifade etmem gerekiyordu. Günlerce yazdım çizdim, onlarca kez kamera karşısına geçip tekrar ve tekrar baştan çektim istediğim gibi olana kadar. Son olarak montaj kısmı kalmıştı ve son eklemelerle beraber artık hazırdı video.

   Yine yeni bir bekleyiş beni bekliyordu son 600’e kalabilmek için. Sonuçların açıklanmasına kısa bir süre kala Ankara’ya kardeşim gibi  gördüğüm arkadaşlarımı görmek için gitmiştim. Sonuçların açıklandığını öğrendiğimde hangi ara bilisayarımı açtım, internet sayfasına girdim gerçekten o kısa zarfını hatırlamıyorum. Sanki o aradaki süre zihnimden silinmiş gibi sadece sonuçların açıklandığını öğrendiğim ve elemeden geçtiğimi öğrendiğim an kalmıştı. Olmuştu, son 600’e kalmış, açıklanan tarihte Ankara’daki toplantıya gidecek ve son adıma biraz da yaklaşacaktım.

   Ankara toplantısı da yaklaşık iki hafta sonraydı ve önceki elemeler mülakat şekinde gerçekleştiği için bu toplantının da bu şekilde gerçekleşeceği yönünde beklentiye girenlerden biri olmuştum. Nitekim görüşme değil toplantı bekliyordu bizi önce Anıtkabir’deki buluşmayla başlayacak olan. Haliyle iki hafta sonra yine bir Ankara otobüsündeydim. Kafamda bir çok düşünce uçuşuyordu, yeni bir heyecanın yeni beliki de son basamağı için yollardaydım.

   Anıtkabir’in önüne gittiğimde o uzun kalabalığın içindeki kimin bu ekipten olduğunu anlamak çok zor olmadı diyebilirim. İnsanların üzerindeki tatlı heyecan mimiklere, konuşmalara ve bakışlara yansıyordu. Gençlik Otobüsü için mi geldin sorusundan önce garip bir sinerjiyle karşınızdaninin ne demek istediğini anlıyor, kapıdan itibaren birleşerek Aslanlı Yol’a doğru ilerliyorduk. Vardığımızda toplu fotoğraf çekimi için neredeyse herkes toplanmıştı. Sırada birbirini tanımayan onlarca insanın tebessümmünü kayıtlara geçirecek olan fotoğraftaydı.

   Benim ikinci kez gidişimdi Anıtkabir’e. İlk gidişimin ilkokulda olduğunu söyleyecek olursam aynı mekanı yirmibeş yaşın algısıyla gezmenin oldukça farklı olduğunu da tahmin edebilirsiniz.
Anıtkabir ziyaretinde sonra sıra  toplantı alanına gitmekti. İstanbul toplantısındaki gibi Ankara’da yaşayan arkadaşlarımızın yönlendirmesiyle metro, otobüs, taksi kullanarak az biraz da yürüyerek mekana gelebilmiş hatta bu kısa zaman zarfında çoğumuz birbiriyle tanışmaya başlamıştı bile. Bu kez yuvarlak masalardan oluşan insanların daha rahat kaynaşmasına ve sohbet etmesine imkan sağlayan bir toplantı salonunda bulduk kendimizi. Şanslıydık çünkü MCD Gençlik Kulübü’nün bir parçasıydık artık. Sıradaki adımın nasıl olacağını merak etsek de bu noktaya kadar gelebilmenin sevincini herkesin yüzünden okuyabiliyordunuz. Nitekim diğer taraftan herkes o otobüste olabilmek, yurt dışında proje yapabilecek o elli kişiden biri olabilmek için sabırsızlanıyor ve bu sürecin nasıl olacağı sorusu da akılları meşgul ediyordu.
Maksut Hocamız bu süreci, seçtğimiz görevlere bağlı olarak bizim belirleyeceğimizi ifade eden bir konuşma yaptı sonrasında. Eğer bu projede yer almak istiyorsak o görevi ne kadar iyi yerine getirebileceğimizi göstermemiz, mücadele etmemiz, çabalamamız gerkiyordu. Çünkü bu projeyi var eden ve edecek olan bizdik, üretmenin, çabalamanın ve inancın ve aslında sabrın en çok olması gereken noktaya gelmiştik. Ümitler biraz ümitsizliğe, heyecan belirsizliğe karışmıştı o salonda ve tabiki ardı arkası kesilmeyen sorular sorular…

   Benim en çok şey öğrendiğim bu adım oldu aslında. Evet sonucu olumlu olmayabilirdi belki ozaman  bu kadar romantik yaklaşamayabilirdim ancak aksini idda edemeyeceğim şey yine de o sürecin bana neler öğrettiği olurdu. Bir görev alanı seçmiştim ancak şimdi sıra teorik olarak bunu nasıl ifade edeceğim değil seçtiğim bir yöntemle ortaya somut bir ürün koymam gerektiğiydi. Düşünmek, hayal etmek her güzel şeyin en önemli başlangıcıdır ancak unutulmaması gereken bundan da önemlisi teoriyle birlikte, pratikite üretken insanlar olabilmek ve size hazır olarak kullanım klavuzu verilmemiş bir işi, tüm bilgi ve becerilerinizle birleştirerek somut olarak ortaya koyabilmek adına sarfettiğiniz çabaydı.

   Evet ben projeye kabul edilenlenlerden biri oldum. Samimiyetle söyleyebilirim ki öğrenmeye ve paylaşmaya olan açlığım da en büyük destekçim oldu bu süreçte. Özellikle son adımda ortaya koymak istediğim şey en başından beri az çok kafamda canlandırdığım, hatta çok önceden beri bir gün yapmayı istediğim bir şeydi. Mesleğini gerçekten çok seven bir insan olarak, bir plancı olarak ileriye yönelik gerçekleştirebilmeyi dilediğim bir şeyin belki böyle bir proje ile karşıma çıkabileceğini tahmin edemezdim ama haya, size bir şekilde, zamanı geldiğinde bir ışık yakıyor ve size de o ışığa bakmak değil görüp o ışığı yakalayabilmek düşüyor. Yazımın başında da bahsettiğim gibi bir yerlede okuduğunuz, izlediğiniz bu hikayeler sizin için hep sofistike kalsa da, bir gün başınıza bir kez geldiğinde o şey; asıl meselenin bulunduğunuz noktayı değiştirerek bakmak gerektiğinde olduğunu anlayıveriyorsunuz.
Hayat anlardan ibarettir, bakmak değil daha çok görebilmeyi bilmek ümidiyle.
Haydi yola çıkma zamanı…

   Bu proje için bana bu uzun yazıyı üşenmeden yazmama vesile olan Maksut Hocam’a MCD Gençlik Kulübü’ne sonsuz teşekkürler.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder