27 Ekim 2010 Çarşamba

Gençlik Otobüsü - BİR GENÇLİK OTOBÜSÜ HİKAYESİ…

 BİR GENÇLİK OTOBÜSÜ HİKAYESİ…


Gençlik Otobüsü bir yolculukla başlar ve bir yolculukla biter. Bu yolculuğun her bir anı başlı başına bir maceradır.

Her macerada olduğu gibi bu yolculuğunda bir hikayesi vardır…
Mart ayı idi; Gençlik Otobüsü projesine asistan görevi ile merhaba dedim. Daha ilk toplantıda anlamıştım projenin ne kadar değerli, yolumuzun uzun, hedeflerimizin büyük olduğunu.
Hemen çalışmalara başlamak gerekiyordu bu büyük projeyi hayatta geçirmek için. Asistan arkadaşlarımla birlikte  bir çalışma programı oluşturduk; sponsor görüşmeleri, proje değerleme toplantıları, basın toplantıları, katılımcı seçimleri …  zaman ilerliyordu derken 5 ay geçti koskoca bu maraton koşuşturma içinde; kimi gün çok yorulduk, kendi aramızda tartışmaya girdik kimi gün geldi güldük ,eğlendik ama her ne olursa olsun birlik olduk inandık emek verdik ve gün gelecekti bunun karşılığını alacaktık.Uğruna emek verilen bir amaç için, yeterince sabır ve her türlü zorluk karşısında direnerek elbet başarıya ulaşacaktık.


Kılavuzumuz sağlamdı, ekibimiz güçlü idi olumlu olmak dikkatimizi bir tek noktaya yoğunlaştırmamız  gerekiyordu çünkü MCD’nin asistanları idik. Onun kitabında başarın 4 şartı vardı: Bilmek, İstemek ,Cesaret  ve  ne olursa olsun İnanmaktı…

Derken artık zaman gelmişti 5 ay boyunca ektiğimiz tohumların hasatını alma zamanı….
2 Ağustos akşamı katılımcı arkadaşlarla birlikte Nedim Zapçı yurdunda bir araya gelmiştik. Büyük güne sadece bir gece vardı herkesin gözünden ne kadar mutlu ve heyecanlı oldukları anlaşılıyordu.
Ve büyük gün 3 Ağustos tasarım harikası otobüsümüz  yola çıkıyordu. Otobüsümüze adeta hayran kalmıştım. Böyle tasarım harikasını ancak asistan arkadaşım Ömer Şükrü yapabilirdi zatenJ
Yolumuz uzundu artık yola çıkma zamanı idi; Kültür Bakanlığından büyük bir coşkuyla yola çıktık  ilk adresimiz Yunanistan; Selanik Atatürk ün evi idi. Ardından ; İtalya, Fransa ,Belçika Hollanda, Almanya ,Çek Cumhuriyeti, Avusturya, Macaristan, Romanya ve Bulgaristan güzergahlarını takip edecektik. Birbirinden güzel görülmeye değer yerler ve macera dolu 20 gün bizi bekliyordu…
Günlerimiz acayip eğlenceli ve güzel geçiyordu. Otobüsümüz evimiz olmuştu adeta . Katılımcı arkadaşlar ise birbirinden güzel insanlardı. Her gezdiğimiz  ülkede birbirinden deli dolu günler geçiriyorduk.

Her çeşme başında kafamızı yıkamak, sokak ortasında konservelerimizi açıp soğanları kırıp yemek, geceleri varoşlar night clupta cümbüş yapmak, digi digi müziği eşliğinde dans etmek  birbirinden güzel tarihi yapıları görüp kendi ülkemizin kültür pazarını kurmak , geleneğimizin vazgeçilmezi  türk kahvesini tanıtmak ,Avrupa’ nın en güzel manzaraları  yerlerinde proje çalışmaları yapmak …bu gibi bir çok şey hayatımda unutulmayan en güzel anlardı …

Zaman nasıl geçiyordu hangi gün hangi tarihte olduğumu unutmuştum adeta…
Her şey mükemmeldi, mutluydum ama artık dönme zamanı gelmişti. Hiç istemiyordum çünkü o kadar güzel şeyler ki bu yaşadıklarım ama artık zaman gelmişti…

23 Ağustos, İstanbul Kültür Başkentinde son noktayı koyma vakti idi artık zordu benim katılımcı arkadaşlar adeta kardeşlerim olmuşlardı, otobüsümüz ise evimiz kardeşlerimle vedalaştıktan sonra artık ikinci güzergah Kalecik Belediyesi idi. Pasaport işlemlerinde, büyük destek veren Kalecik Belediyesine teşekkürlerimizi sunduktan sonra Ankara ya döndük. Artık 20 günlük serüvenin sonuna gelmiştik…
  
    Evet ; Dünyada ilk defa gerçekleştirilen gençlik otobüsü projesinde finalle gelmiştik… Bu projenin mimarisi  Maksut Coşkun Dokunulmaz ve gençlik otobüsün bir numaralı asistanlarına  çok teşekkür ederim  emeğinize, yüreğinize  sağlık…

                     AZİZE DİLARA GÜNEY
ANKARA       ANADOLÜ ÜNV İŞLETME 4.SINIF