13 Temmuz 2014 Pazar

Gençlik Otobüsü - Gırnatacının Rüyası

  Hiçbir yerde reklamını görmediğim,adını duymadığım bir projeydi "Gençlik Otobüsü".İstanbul'da bütün metrolarda reklamı varmış ama dikkatsizlik herhalde hiç görmedim. Gezgin ve meraklı kuzenim tabi görmüş,başvurmuş.Bana da başvurmamı söyledi.O kadar meraksızım ki proje nedir,amacı ne diye bile sormadım.Aradan günler geçti tabi..Kuzenim bilgisayarda Gençlik Otobüsü'nün videolarını izliyordu.Merak ettim,baktım.Efenim Madridler,Romalar,Parisler...Yok yok :) İster istemez bir merak uyandı tabi.Projeyi anlattı bana dinledim.Sonra internetten kendim araştırdım."Bizi alırlar mı bee,Kesin torpil vardır zaten,yok yok mümkün değil kazanamayız kim bilir kaç kişi başvurdu" diye cümleleri sıraladığımı hatırlıyorum. Ümitsiz bir şekilde "kazanamayız ama olsun yine de başvuralım" deyip başvurumu yaptım.Tabi yine öyle boş değil.Kağıt kalem elimde ne yazacağımı uzun süre tasarladım.O kadar açık olan soruları kaç kere okumuştum kim bilir,aman yanlış bir şey yazmayayım diye :)  Bu arada facebook ve twitter'da sayfayı paylaşma zorunluluğumuz vardı.Kimse görmesin diye geceleri paylaşıyordum hep bunu itiraf ediyorum :) 
   Konservatuvardan çok yakın arkadaşım görmüş paylaşımımı.Hemen aradı sordu,anlatınca o da başvurdu.Dedim aman kimseye yayıp rakibimizi çoğaltma...Geceleri güzel güzel GO sayfasını paylaştık.Kimsecikler de görmedi...Sonra tabi bir şekilde duyuldu falan okuldaki arkadaşlarıma söyledim,fakat herkes projeyi imkansız bulup başvurmadılar.Ne iyi yapmışlar :)

   Neyse ki ilk elemeyi ikimiz de geçmiştik.Bu arada yurt dışında o kadar projeye katılan ve bir çok sosyal sorumluluk projesinde yer alan kuzenimin ilk elemeyi geçememesi beni şaşırtmıştı.Bu projede ya torpil vardı(Ki öyle olsa biz de geçemezdik) ya da katılacaklarda farklı bir özellik aranıyordu.Tabi kafamızdaki bu soru işaretlerine cevap bulamadık.

   İstanbul toplantısına arkadaşımla beraber gittik. Uzun bir kuyruk vardı."Kardeşim burada kaç bin adam var bize düşer mi bu proje" gibi cümleleri o sırada beklerken de oldukça tekrarladık.

 Sıra video çekimine gelmişti..Oturup günlerce videoda neler söyleyeceğimi düşündüm.Yazdım,çizdim video metinleri oluşturdum.Tabi ki bir Türk olarak videoyu çekme ve siteye yükleme işini son güne bırakmıştım.Fakat videoyu bir türlü çekemiyorduk.Sürekli ne söyleyeceğimi karıştırıyordum ya da çeken arkadaşım gülüyordu.Saat 5 gibi çekim işlemlerini yapıyorduk.Ve akşam 7de Yalova'ya biletim vardı.Çekim yaptığım telefonumun şarjı da %10'du. Aksilikler,aksilikler...Yarım saat içinde videoyu çekip bitirmem gerekiyordu.Allah yardım etti sanırım telefonumun şarjı artık bitmek üzereyken hiç takılmadan tek çekimde videoyu çekmeyi başardım.Yükleme işlemini de Yalova'da tamamladım.

  Video elemesini de geçmeyi başarmıştım.Artık ümitlerim oldukça çoğaldı.Kazanacağıma inanmaya başlamıştım.Gerçekten imkansız gibi gözüken bu projede son aşamaya geleceğimi tahmin etmemiştim. Ankara'daki toplantı için bir hayal uğruna yola çıktım. İstanbul'a dönüşte bundan sonraki süreçte neler yapacağıma dair kafamda bir sürü soru vardı.Beste yapmam gerektiğini söylemişlerdi.Bütün yol boyunca "Ya kardeşim her müzisyen beste yapamaz ki...Kimileri iyi çalar,kimileri iyi besteler..Bunların hepsi farklı yetenek ister" diye söylenip beste istenmesine kızıyordum.

  Elimize geçen jingle ve kendimce bestelemeye çalıştığım eserleri çaldım.Tabi akıllanmaz  bir Türk olarak bestelerimi yollama işini de son güne bıraktım.(Bu son dakika işlerini Avrupa'da yapmayacağım Maksut hocam :) ) Bu arada faceboktaki müzik birimi sayfasındaki profilleri de bir güzel inceledim :) "Bu konservatuvarlıymış...ciddi rakip...bu zaten gitar çalıyormuş,gitarcı çok zaten elenir..." düşünceleriyle şansımın ne kadar olduğunu ölçüyordum.

 Ve sonunda sonuçlar açıklanmıştı.Kendimi Asil listede gördüğümdeki mutluluğu anlatamam.Bu arada o kadar elemeden geçtik ki hala kendi kendime daha psikolojik mülakat var mı acaba diye soruyordum.Kazandığına inanamıyor insan.Çünkü gerçekten bu projeyi en başta imkansız görüyordum.

 Kendi biriktirdiğim paramla klarnetimi aldığım günü hatırlıyorum.Eve gelip üflediğimde ses çıkmıyordu.Eğitim yok,bir şey yok.İlk defa elime böyle bir enstrüman almıştım.Babam "paranı çöpe attın" demişti.Hiç unutmam o cümleyi. Lise sondaydım.Anadolu lisesi ya tabi herkes harıl harıl ders çalışıyor.Hedefler tıp,hukuk,mühendislikler...Sefa da konservatuvar okuyacağım diyor."Hee çalgıcı olacaksın yani"...Bir şekilde konservatuvarı da kazandım.Kaç yıllık okulun tarihinde konservatuvar kazanan ilk öğrenci olmuşum haberim yok.

Gençlik Otobüsü

(Kendimi en son Gençlik Otobüsünün bestelerini kayıt alırken buldum :) )

  Neyse lafın kısası her şey hayal etmekle başlıyor sanırım.Nereden nereye...Bir zamanlar çalan müzisyenleri imrenerek izlerdim.Şimdi müziğim sayesinde Avrupa'nın birçok ülkesini gezme fırsatını yakaladım.Daha yolun başında bu "müzisyen adayı"na bu fırsatı sunan Gençlik Otobüsü'ne ne kadar çok teşekkür etsem azdır.
  Kendimi kanıtlama fırsatını sunduğun ve müziğimle çıktığım bu yolda,hayallerimi nasıl gerçeğe dönüştürebileceğimi gösterdiğin için teşekkürler Rüya Proje...

Sefa Yaşar




Hiç yorum yok:

Yorum Gönder