Ben
bu işe başka bir yerden yaklaşmak istedim.
İstedim ki bu yazıda ne bu serüvene nasıl dahil olduğumu ne de “Gençlik
Otobüsünün” her yazıda tekrar edilen hikayesini anlatmayım. Bu yazı okumayı
bitiripte bir kenara bıraktığınızda içinizde bir şeylerin yerini değiştiren,
bir kez okunmakla tükenmeyen bir yazı olsun. “Gençlik Otobüsünü” bir de benim
gözümden görün.
Nedir
peki “Gençlik Otobüsü” ? Nerede ne zaman ortaya çıktığının, kaç genci
taşıdığının, kaç gün sürdüğünün ötesinde nedir “Gençlik Otobüsü”?
Martin
Luther King Lincoln Anıtının önündeki o meşhur konuşmasına “Bir hayalim var”
diye başlamıştı. Hayalini tarif ederken
taşımaktan gurur duyduğu siyah teni, bir anıt gibi dikiliyordu. Bir hayali
vardı… Ve gerçekleştirmek için cesareti. Martin Luther, bundan fazlasına
ihtiyacı olmadığını iyi biliyordu.
Hiçbir şey kendi hayalinden önce var
olamamıştır dünyada. Kimi çocukça, kimi imkansız gibi görünebilir elbette fakat
insanlık tarihi dediğiniz bu koca hikaye,minicik insanların devasa hayallerinin
tarihi değildir de nedir? Martin Luther hayali olan herkes gibi bunun
farkındaydı.
“Yeterince
uzanabilirsen her hayale dokunabilirsin” derdi babam eskiden. Kekeme olması
Çiçero’yu hatip olmaktan, yürüme sorunu olması Ömer Besim Koşanay’ı (ki bu
soyisim Atatürk tarafından Türkiye adına olimpiyatlarda yarıştıktan sonra
verilir) koşucu olmaktan uzak tutamamıştı. Başarısızlıklar için çeşitli
sebepler üretilebilinirse de hiçbir şey “hayallerini” kovalamamanın bahanesi
olamazdı. İşte bu yazıyla otobüsün yolları da burada kesişiyor.
Gençlik
Otobüsü “hayalleri”, herkesin “hayallerine” dokunabilmek olan bir adamın, basit
ve tek bir “hayalinin” binlerce “hayalcik” parçasına bölünüşünden başka nedir
ki? Nasıl ki en devasa şehirler, binlerce minik sokağın birbirleri ardına ve
sıralı bir biçimde kuruluşundan öte değil ise, “Gençlik Otobüsü” de binlerce
gencin minik hayallerinin uç uca eklenerek ortaya getirdiği dev bir hayal yumağıdır.
Tek bir adamın tarihin orta yerine bir hediye gibi bıraktığı, her an büyüyen, kök
salan, dev bir hediye.
Şimdi
benim de, o ünlü konuşmadan tam 51 sene sonra… Bir hayalim var… Ve gerçekleştirmek
için cesaretim.
(Bunları
yazabilme fırsatı verdiğiniz için teşekkür ederim, hoşçakalın )
Kazım
Anıl Aygün, 2014, Bursa
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder